Dekanın Mesaji

Kıbrıs fetih müjdesi bizzat Hz. Peygamber (sav) tarafından verilmiş birkaç kutlu mekândan biridir. Öyle ki, bizzat âlemlerin sultanı Hz. Peygamber’in dizi dibinde eğitim görmüş talebeleri (sahabe) tarafından onun müjdesine nail olmak için fethedilmiştir. Henüz Hz. Osman zamanında fethedilen bu kutsal belde için pek sahabe ve Müslüman canlarını feda etmiş ve şehit olarak bu topraklara İslam mührünü vurmuşlardır. Bugün adanın neresine bakarsanız bakın, göreceğiniz şey, bu uğurda canlarını feda eden şehitlerimizin adanın her tarafına adeta bir çiftçinin elinden dağıtılmış tohum taneleri gibi serpilmiş olduğudur. Bu tanelerin imamesi de bizzat peygamberin müjdesiyle ileri yaşında bu adaya gelip, şehit düşen Larnaka’da metfun Hala Sultan’dır. Peygamberin emaneti olan Hala Sultan’a yapılan saygısızlığı hoş görmeyen Osmanlı hakanı II. Selim tarafından tekrar fethedilen ada, günümüze kadar koruyacağı mayasını Anadolu’nun merkezinden, Konya’dan getirilen yiğitlerle yeniden kendine gelmiştir. Onların gayretleri ile adanın her karışına Müslümanların adeta mührü basılmış ve İslam buranın asli unsuru haline gelmiştir. II. Abdülhamit zamanında İngilizlere kiraya verilen ada, İslam dokusunu korumayı başarmıştır. Bununla birlikte adadaki Müslümanların dini ihtiyaçlarını karşılayabilecek eğitim kurumları giderek azalmış ve zamanla da yok olmuşlardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra özellikle Rum tarafının kendi dindaşlarının dini ihtiyaçlarını giderme hususunda gösterdiği çaba dikkat çekmiştir. Nitekim orada Hristiyanlara yönelik din eğitimi veren okullar var olmasına rağmen KKTC’de din adamı yetiştirecek bir müessese bulunmamaktaydı. Bu ise ciddi bir sorundu. Zira bir taraftan dini duygular ve kurumlar, ciddi dini eğitim almayan insanlar tarafından yönlendirilirken, diğer taraftan da dinin bütünleştirici, kaynaştırıcı, ortak bir kimlik yaratıcı tarafı işlemez hale gelmişti. İşte tam problemin çözümsüz bir hal aldığının düşünüldüğü esnada, Kuzey Kıbrıs’ın en önemli eğitim kurumlarından olan Yakın Doğu Üniversitesi ile Türkiye Cumhuriyeti Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin işbirliğiyle, artık KKTC’de önemli bir kurum olan Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin kurulmasına karar verilmiştir.

Fakültemiz 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında eğitime başlamıştır. Bu yıl itibariyle dördüncü mezunlarını veren bu kurum gerek Türkiye’den ve gerekse adadaki KıbrısTürk öğrencileriyle beraber başta kampüs hayatı olmak üzere, ada genelinde Türk islam kültürünün yeniden canlanmasına ve doğru bir şekilde öğretilmesine öncülük etmektedir. Sahih ve sarih bir İlahiyat eğitiminin adaya katacağı faydanın ontik bakımdan olmazsa olmaz bir zorunluluk olduğunun bilincinde olan İlahiyat Fakültesi, etik ve insani açıdan iyiliğin ve doğruluğun garantisi olan öğrenciler yetiştirerek buna uygun yarınlar kurmayı ve yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Hazırlık sınıfının üzerine dört yıl eğitim veren fakültemizin mezunları başta TC ve KKTC Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet işleri ve Din İşleri Başkanlığı, Kültür Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı (Manevi Danışmanlık), Adalet Bakanlığı (Cezaevi Vaizliği), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere birçok kurumda çalışabilmektedirler.

Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ